Ve Uşribu fi kulubihimu’l-‘ıcle [119]

... Boyanın elbiseye nüfuz etmesi gibi buzağı sevgisi ve ona ibadet hırsı onlara nüfuz etti [120] ... Buzağıya ibadetteki tatlılığın, kalplerine yerleştirilme­si küfürlerine dair mecaz(lar)dır. (Bir de şöyle) denir: Bu­zağıya ibadet sevgisi, ama sevgi hazfedilmiş ve yerine buza­ğı ikame edilmiş ki bu türden misaller Arab'ın kelamında bulunur. Başka bir ayette "köye sor" [121], yani "köy ahalisine sor", denildiği gibi. [122] Yani buzağı sevgisi. Muzaf (sevgi) hazfedilmiş, onun makamına muzafu'n-ileyh (buzağı) getirilmiş. Bizzat buzağının içilecek bir şey olması caiz/mümkün değildir. Çünkü kalp, buzağıyı içmez. Bu sebeple kalbe (onun) sevgisi içirilmiş yani onunla eriyip kaynaşmış. [123] "Şerabe" fiilinin "eşrebe ve üşribe" türevlerinin mecaz anlamları arasında; yedirmek/yedirilmek, emdirmek/emdiril­mek, telkin etmek/telkin edilmek, aşılamak/aşılanmak gibi anlamlar da vardır.[124] ...Hakikati reddetmeleri yüzünden bunların kalplerini (altın) buzağı sevgisi kaplamıştır. Lafzen, "hakikati inkar etmelerinden dolayı kalplerine buzağı yerleştirilmiştir". Yani öncekiler Hz. Musa'nın teklif ettiği hakiki mesajdan uzaklaştıktan so a "altın buzağı" ile sembolize edilen maddi nesnelere tapınmaya başladılar. [125] Küfrünüz sebebiyle buzağıya ibadet sevgisi kalbinizde yer etti veya sindi. [126] Yaptığımız alıntılarda da görüldüğü gibi müfessirler Ba­kara 93'ün buraya aldığımız bölümünü a- Buzağı sevgisinin onlara (Israiloğulları) nüfuz etmesi b- Buzağıya ibadetteki tatlılığın kalplere yerleştirilmesi c- Buzağıya ibadet sevgisi­nin kalplere yerleştirilmesi d- Buzağı sevgisinin kalplere içirilmesi yani kalplerin bu sevgiyle eriyip kaynaşması e- Kalplerini altın buzağı sevgisinin kaplaması vb. şekillerde anlamışlardır. Mütercimlerin bu deyimle ilgili çevirileri ise şöyledir. Elmalı: ... ve küfürleriyle danayı kalplerinde iliklerine iş­lettiler. "Kalplerinde buzağı sevdası iliklerine işlemişti," "işraba" içirmek demektir ki burada 'boyanan elbiseye boyayı içir­mek' manasında latif bir istiare-i temsiliyye vardır. Çantay: ... (Çünkü) küfürleri yüzünden özlerine buzağı (bir su gibi) içirilmiş (iyice işlemiş)di. D.İ.B: ...inkarları yüzünden buzağı sevgisi kalplerine sin­dirildi. Bilmen: Ve onların küfürleri sebebiyle kalplerinde buzağı -muhabbeti- yerleştirilmişti. Yavuz: Çünkü küfürleri sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi sinmişti. Davudoğlu: Küfürleri sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi sindirilmişti. Ateş: înkarlarıyla kalplerine buzağı sevgisi içirildi. Bulaç: Küfürleri yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sin­dirilmişti. T.D.V:. İnkarları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi doldu­ruldu. Y. Öztürk: İnkarları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. Atay: İnkarları yüzünden buzağı sevgisi kalplerine işledi. A. Öztürk: İnançsızlıkları yüzünden kalplerine buzağıya (tapma sevgisi) sinmişti. Koçyiğit: ... Buzağı tutkusu küfürleri yüzünden kalplerine iyice işlemişti. Hizmetli: ...ve küfürlerinden dolayı buzağı sevgisi gönül­lerinde yer etti. Varol: İnkarcılıklarından dolayı buzağıya olan tutku onla­rın kalplerine iyice yerleştirilmişti. Piriş:... küfürleri yüzünden gönüllerine buzağı sevgisi sin­dirildi. Elmalı, Çantay, Ateş ve Y. Öztürk dışında kalan müter­cimlerin tercümeleri nisbeten anlamlıdır ve okuyucunun olayı anlaması yönünden önemli doğrular sunmaktadır. Çantay ve Y. Öztürk, buzağının özlere ve gönüllere içirildiğinden bahsediyorlar. Ama bunun nasıl olduğunu belirtmiyorlar. Oysa ki okuyucunun, Kur'an'da, buzağının bi­rilerinin özlerine veya gönüllerine içirildiğini okuması du­rumunda göstereceği tepkiyi hesaplamak gerekiyor, ki dik­katli bir okuyucunun bu tür ifadelere tepki göstermemesi mümkün değildir. Çünkü "buzağının içirilmesi"nin keyfi­yeti meçhuldür ve haddi zatında böyle bir şeyin gerçekleşmesi de mümkün değildir. Mütercimin bunu anlaşılır kıl­ması için tefsir ve sözlüklere bakması yeterlidir. Çünkü baş tarafa naklettiğimiz alıntılardan da çok açık bir şekilde an­laşıldığı gibi burada mahzuf bir sözcük (sevgi) söz konusu­dur. Bu "sevgi"dir ki ancak kalplere, gönüllere, iliklere iş­lenebilir. Çantay ve Y. Öztürk'le beraber Ateş'in de düştüğü bir di­ğer önemli hata ise, "içirilmiş/içirildi" kelimelerine yer ver­meleridir. Gerçi Çantay, parantez açarak bu hatayı telafi et­meye çalışmıştır, ama diğer iki mütercimde böyle bir du­rum da söz konusu değildir. "İçirilmek/içirilmiş" kelimele­rini bir tarafa bırakarak "nüfuz etmek, sinmek, kaplamak, yer etmek vb." ifadeleri yeğlemek daha doğrudur. Elmalı'nın çevirisi karışık ve anlaşılmaz olmakla birlikte dipnottaki bilgiler, ayetin ilgili bölümünün anlaşılmasına bir nebzecik de olsa yardımcı olmaktadır. Fakat yine de muhatabın yeterince yararlanabileceği bir cümle-i müfide olmaktan uzaktır. Ayetin ilgili bölümünün mecazi anlamlarının ön plana çıktığını da dikkate alarak çeviri için şu öneriler üzerinde durulabilir: - Özlerine buzağı sevgisi nüfuz etti/sindi. - Buzağı sevgisi iliklerine işlendi. - Ruhlarına buzağı sevgisi sindirildi, vb. Esed'in orijinal değerdeki yorumunu dikkate alıp "altın buzağı"nın maddi nesneleri sembolize ettiğini kabul edecek olursak şu şekildeki çeviriye de sıcak bakabiliriz: - Kalplerini maddi nesnelere duyulan sevgi kaplamıştır. Örnek: ... İşittik ve isyan ettik demişlerdi. Çünkü küfürlerinden dolayı kalplerini buzağı sevgisi/maddi nesnelere duyulan sev­gi kaplamıştı..


16.02.2009 tarihinden beri 3725 defa okundu. Son takip: 28.04.2024 - 12:59